Mustafa Çelik Hoca: Çat Kapı

Çat kapı, aniden gelir. Beklenmedik bir zamanda kapıyı çalar. Hazırlıksız yakalar. Zil çalmaz, müsaitmisiniz de demez. Nerede olursanız olun sizi bulur. İzinde istemez. Vaktini o bilir. Sana ne zaman geleceğini bildirmez. Vakit gelince, ne bir an öne, ve de bir an geriye bırakmaz, emanetini alır sahibine iade eder.

Onun için en muhkem/sağlam kaleler, en kaliteli kilitler bile farketmez. Onun giremeyeceği yer yoktur. Zengin, fakir, paşa, nefer aynı kolaylıkla girer ve istediğini sormadan alır. İsterse en güvenilir şehir Mekke, “Ümmül Kura” ve en güvenlikli yer “Kabe” olsun orayada cat kapı girer ve yüz on kişiyi birden alır. Onun için inanan, inanmayan farketmez… Amarikan başkanı Kennedy olsun milletin ortasından çekip alır. İstersen Çankayada otur. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal gibi Ankarada hastahane bulamayabilirsin. Bazen durakta, bazen havada, o nerede bulursa oradan alır. İnananları Rahmet melekleri alır. İnanmayanları Azap melekleri alır.

Onların gücünün karşısında Nemrut, Firavun, Haman ve Karun birdir. İstedikleri zaman isterlerse yerin dibine gönderirler. İsterlerse suda boğarlar. İsterlerse bir sayha işlerini bitiriverir. O sadece ol desin hemen her iş oluverir. Onu bilirsen ne zaman gelirse gelsin korkuya mahal yok. O kendini bilenlere güzel yüzlüleri gönderir, arkadaşca konuşa konuşa giderler. Birde bakar ki mezarı cennet bahçelerinden bir bahce oluvermiş. Zatını tanımayanlara, sözlerini dinlemeyenlere, avanelerine sallana sallana gidenlere ise cabbarlarını gönderir, onlarda çeker alırlar. Birde bakar ki, planlar yarım kalmış, daha yapacağı o kadar iş vardır. Dünyada işler bitmez. Bittiği anda, hayat biter.Yaradan bizi kendimiz için yaratmamış, kendisi için yaratmıştır. Her şeyi bizim için yaratmış. Bütün nimetleri, sayamacağımız kadar çok olanları, bizide kendisini tanıyalım diye yaratmıştır.

Her gün kendi kendine sor, ne kadar tanıyorum beni yaradanı? Sakın bana sözlerinden bahset me, eylemlerin kimin yolunda? Cat kapı gelecek olanlara her zaman hazırlıklı olalım.Gelenler parolada sormaz. Onların gücü karşısında kimse duramaz.

Sabaha çıktığında bu günüm son günüm dersen. Akşama eriştiğinde bu gece, son gecem dersen, hayatını manviyat eksenli yaşarsan, kim nereden ne zaman gelirse gelsin hoş gelmiş sefa gelmiş, dersin. İnsanlar benliklerinden sıyrılıp ruhlarının sesini dinleyebilseler. Bulundukları yerleri cennetleştirirler. Çünkü Ruh Allah’ın emrindedir. İnsan hala boş hayallerin peşinde koşuyor. Tatmin olduğu duygularına bak. Sevindiklerine, üzüldüklerine, mücadele ettiklerine, kavgasını verdiklerine bak. Çat kapı gelmeden, biz her zaman geleceklermiş gibi hazırlıklı olalım. O’ yaşını sormaz, makam ve mevkisinide sormaz, rütbe hiç sormaz. Biz her zaman kefenimizi sırtımızda taşıyalım. Kefenini sırtında taşıyanlarda dünya kaygısı olmaz. Onların hayatının her bir saniyesi ibadet hükmündedir. Onlar bilirler ki, hayat bu dünyadan ibaret değildir. Gerçek hayat gözleri yumduktan sonra başlıyor. Gözlerini nasıl yaşarsan öylece kapatıyorsun. Nasıl kapatırsan da öylece açıyorsun. Öylece tekrar diriliyor ve öylecede haşr/toplanma meydanına çıkıyorsun.

Bin dokuz yüz seksen altıda bir hacı amca cemeatım vardı. Namazdan sonra haydi çay içmeye gidelim dediğimizde siz gidin, benim işim var derdi. Bir gün sordum, niye gelmiyorsun? Hocam, ruhumu Allah haram işlenen yerlerde almasın. Orada oyun oynanıyor. Malayani sözler çok sarfediliyor. Allah’ımın davetine/çağrısına gelemeyen pek çok insan var. Ben böyle daha mutluyum.. Yaşımda ilerledi , her zaman çat kapı gelebilirler, demişti. Allah rahmet eylesin. Hayatının güzelliklerini simasından okuyabiliyordun. Bazı insanlar gül satar gibi konuşur. Kimiside, hep suçlayıcı sanki ondan doğrusu yok.

İnsana insan gözüyle bakanlar her zaman kazanmıştır.

Bize de bir gün çat kapı gelecekler. Dünyada herkes hata yapabilir. Erdem, insanları hatalarıyla sevebilmek. Rabbımda bizlere, hatalarımızla kulum demiyor mu? Dağlar kadar günahların da olsa Rabbini tanırsan.. Hani bir kere baba dese, anne dese bütün varımı vereceğim diyen kişileri görmüşsünüzdür. O na, o merhameti veren Allah’ımız, hiç kullarını merhametinden mahrum eder mi? Bize düşen, sadece onun çağrısına koşmak. O kadarcıkta koşuver. Çat kapı, kapını çalmadan. Sen kapını açıver Rahmanına ….

Mustafa ÇELİK
Ditib Sennestadt Beyazıt Camii