Bidat

Bidat, dine sonradan ihdas edilen eklentilerdir. İslamda yeri yoktur. Dinin kurallarını Allah kor. Peygamberimizde açıklar. Ku’ran ve sünnette karşılığı olmayan yenilikler bidattır. Her bidat dalelettir. Her bidat bir sünneti öldürür. Sünneti ihya edene yüz şehit sevabı verileceğini bizzat peygamberimiz bildirmiştir.

Din tamamlanmıştır. İslamdan başka din arayanlardan, aradıkları ve inandıkları kabul edilmeyecektir. Adem aleyhisselamdan peygamberimize kadar gelen dinin ortak adı islamdır. Bidatlar islamın içine sokulan mikroplar, yani virüslerdir. Bidat ehlinin ne namazı, ne orucu, nede haccı kabul edilmez. O kendi kafasına göre dini değerlere eklemeler ve çıkarmalar yaptığı için.
Bidat ve hurefelerden nasıl korunabiliriz? İslamı aslı kaynaklarından öğrenmekle… Ku’ran ve Sünnet merkezli bir hayat anlayışına sahip olmakla korunabiliriz. Zamanında aşılarını yaptırmayanlar nasıl hastalıklara dirençsiz oluyorlarsa… İslamı sağlam kaynaklardan öğrenmediğimiz zaman da, her anlatılanı din olarak kabul ederiz, ondan sonra da ayıkla pirincin taşını ayıklayabilirsen.
-Herkes bir şeyler söylüyor, kafamız iyice karıştı diyenler, genelde ucuz alışverişcilerdir. Emek sarfetmeden din öğrenmeye çalışırsan..Gözü kapalı el yordamıyla bir şeyler arayan adamın durumuna düşersin. Bir şeylere tutunursun, neye tutunduğunu sende bilmezsin. Devletimizin ilahiyat fakülteleri var. Diyanetimizin ihtisas kursları var. Gece gündüz çalışan hocalarımız var. Sen bunları atla, internetten din öğrenmeye çalış.

Her bilgi her yerden alınmaz.
Bidat ve hurefelerden kurtulmanın yollarından biriside, “sıratı mustakıym” üzere olmaktır.
Ne verilirse almak, ne yasak ediliyorsa sakınmak. Dini orta yoldan takip edip, dinin önüne geçmemek. Günümüz sonradan görmeleri dinin önüne geçip bir sürü dinden olmayan reçetelerle ucuz kahramanlığa soyunup cennet pazarlamaya çıkıyorlar.

Allah’ımız insanlara kaldıramayacağı yükleri teklif dahi etmez. Din kolaydır, Rabbim zorluğu murat etmez. Beş vakit namaz, bir ay oruç, malın kırkta biri zekat ve hali vakti yerinde ise ömründe bir dafa hac yapan islam binasınının direklerini dikmiştir.

Bir müslümanın fala, büyüğe, muskaya, mum yakıp dilekte bulunmaya ihtiyacı yoktur. Nazar boncuğundan, at nalından, geyik başından medet beklemesi gerekmez. Zararıda faydayıda Allah verir. Biz sadece ona güvenip dayanırız. Sebeblere tevessül eder, fiili duamızı yapar, kavli duamızıda ihmal etmeyiz. İki asırdır müslümanlar fiili duayı unuttukları için kavli dualarında sıkıntı var. Kalpleri ayrı ayrı olan müslümanların dualarını Rabbim askıda bırakacağını peygamberimizin diliyle bize bildiriyor.
Baykuşun ötmesini duyarda ezanın okunmasını duymamazlıktan gelirse bidat içerisinde olur. Allah hiç bir şeyde uğursuzluk yaratmamıştır. Kader, Allah’ımızın koyduğu sünnetullah ölçüleridir. Kul sünnetullah pusulasının istikametinde yoluna davam ederse temiz, huzurlu, feyizli bir hayat yaşar. Bidatlar aynı zamanda imanın güveleri,kurtçuklarıdır. İmanın koruyucusu salih amellerdir. İhlas, ihsan, kamil mü’minin en ayırt edici özelliklerindendir. Bütün bu güzelliklere ilimle, fikirle ve zikirle ulaşabiliriz. En büyük zikirde Kerim kitabı okumak, onu anlamak va hayatın kitabı yapmakla olur. Sayılardan, şifrelerden, gizliliklerden, medet ummak bidat ve hurefedir.

Ku’ran’ın kodları bellidir. “Ben insanları ve cinleri beni tanısınlar, bana ibadet etsinler diye yarattım.” İbadeti olmayanın şifresi, duası olmayanın değeri olmaz…

Ku’ran’a giden yolun önündeki bütün barikatları, duvarları kaldıralım. Ku’ran anlaşılmayacak, ulaşılmayacak bir kitap değildir. En kolay öğrenilen kitaptır. Ebu Lehebin kendisi hakkındaki sureyi anladığı kitabı, biz niye anlamayalım? Ku’ran dan uzaklaşınca bidatlar hayata hücum eder. Hayatı hayatın kitabından öğrenelim…

 

Mustafa ÇELİK

Ditib Sennestadt

Beyazıt Cami

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.