İsraf

İsraf, lüzumundan fazla harcanan miktara denir. Mal olabileceği gibi, zaman da olur. Gereğinden fazla kullanılan her şey israf kapsama alanına girer. Buna halkımız arasında “savurganlık” denir. Hesabı-kitabı olmadan ölçüyü kaçıran insanlarada “müsrif” denir.

İnsanoğlu dünyada hayatını idame/devam ettirebilmek için çalışmak zorundadır. Atalarımız “sekiz günlük ömre, dokuz günlük nafaka gereklidir”, demişlerdir. Kazandığımız her şeyin kıymetini bilelim. Bizim dahi olsa her şeyi saçıp savuramayız. Gereğinden fazla israfa kaçamayız. Çünkü israf, haramdır. Allah’ımızın sevmediği kullar sınıfına dahil oluruz. Şeytanların dahi kardeşlerinden oluruz. Kim ister şeytanın kardeşi ve Rab’bin sevmediklerinden olmayı.

Bu dünyaya bir imtihan için gönderilen insanoğlu kıyamette “malını nereden kazandı ve nereye harcadı” onun hesabını vermeden yerinden kalkamayacağının biliciyle hareket etmek zorundadır. Malı ben kazandım, istediğim gibi harcarım diyemezsin,

“ Allah israf edenleri sevmez.” (Araf 31)

Belki buralarda durumlarımız iyi olabilir. Bizim sıkıntımız yokluktan ziyade israfadır. Zamanda/vakitte bir israftır. Hayatın sahibi hayatın hesabını isteyecek. Ekmek israfı başı çekiyor. Ülkemizde TMO (Toprak Mahsulleri Ofisi) verilerine göre bir yılda çöpe atılan ekmekle 542 bin ton buğday alınabiliyor.

Ülkemizde yine bir yılda çöpe atılan 2.1 milyar adet ekmeğin parasal değeri 1.5 milyar TL Bu parayla 80 Hastahane ve 500 okul inşa edilebilir. Kaynakları devletimizin kurumundan aldım.

Biz sadece nasihat ederiz.İnanın ben hiç bir ekmek kırıntısını çöpe atmadım, atmam. Hayatımda yapmadığım bir şeyi ne yazarım ne de söylerim. İslami duyarlılığı olan bütün kardeşlerim, aynı duyguları paylaştığımızdan kendim gibi eminin. Belki bu anlatılanlar islami duyarlılığı olmayan kişilerde daha çoktur.

Atalarımız ne güzel söylemişler “işden değil, dişden artar” diye. Biz israf etmeden ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. İhtiyaçlarımızı lükse kaçmadan gidermeye çalışalım. Şimdiye kadar yaptığımız israflara dur diyelim.

Aile reisleri çocuklarından sorumludur. Onlara tutumlu olmayı öğretelim. Her istediklerini almayalım. Bizde her istediğimizi yemeyelim.

Peygamberimizin (sav) “Her istediğini yemen israftır.” (İbni Mace Et’ime 51) Hadisi kulağımıza küpe olsun. “Ak akçe kara gün içindir.” Atalarımızın her sözünde bir tarih saklıdır. “Sakla samanı gelir zamanı”, ne kadar gerçek.

“Damlaya damlaya göl olur.” Ecdadımızın kültürüne sahip çıkalım. Onları kendi kültürümüz bilelim. Onları hiç bir zaman unutmayalım, unutturmak isteyenlerede fırsat vermeyelim.
Dinimiz “İslam”, her hayati konuda insanları daha o hastalığa düçar olmadan uyarmış. “Zinaya yaklaşmayın” ayeti en güzel örnektir.

Düşmanları görmeden tedbirlerinizi alın. Koruyucu hekimlik dedikleride bu olsa gerek. İsrafla ilgili ise peygamberimiz “İktisat eden fakir olmaz” buyurmuşlardır. Günümüz ekonomistleri buna tasarruf diyor. Tasarruflarıda yatırıma dönüştürmemiz lazımdır. İslam, her konuda tasarrufu emreder. Orta yolu tavsiye ederek “ifrat ve tefritten” uzak durmamızı ferman eder. Saçıp savurmayı hoş görmediği gibi cimriyede “asla cennete giremez” der. Dinin kuralları yanlış anlaşılmasın, hatalar ahlak’a, huya dönüşürse tehlikelidir. Yoksa hemen bir yanlıştan dolayı kesip atmak dinin ruhunda yoktur . “Onlar ki hatalarında israr etmezler.” “Her insan hata eder, hataların en hayırlısıda tevbe edilendir.”

Din, müslümanın ne zillete düşmesine razı olur, nede lükse dalmasına… O’nun orta yolu takip etmesini ister.
Din, isimlerden çok sıfatlara bakar. Mü’mini en iyi tarif eden Rabbimizdir. “Onlar harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar (harcamaları) ikisi arasında bir yoldur.” (Furkan 67) “Onlar boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirirler.” (Mü’minun 3)

Demek ki biz, isimlerimizden ziyade ölçülere uymaya çalışalım. Ku’ran’ın koordinatlarına göre hareket edelim. Peygamberimizin hayatı bizim hayatımız olsun. En azından örnek olsun, aklımızdan hiç çıkarmayalım. İki gün arka arkaya karnı arpa ekmeğiyle doymayan Nebi’nin ümmetleri olarak milyarlarca ekmek israfını görelim. Zamanını boş işlerle değerlendirenlerin hüsranda olduğunu bilelim. Hiç olmazsa birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye edelim. İnanın, tebliğden önce temsili yakalarsak, en iyi tebliği yapmış oluruz.

Mustafa ÇELİK

Ditib Sennestadt
Beyazıt Cami